top of page
Yazarın fotoğrafıVolkan Giritli

ZAFERE YOLCULUK… (16 Mayıs 1919)

15 Mayıs 1919...

Yunan İzmir'e asker çıkarmış, katliamlar yapmış.


Aynı günün gecesi.

15 Mayıs'ı 16 Mayıs'a bağlayan gece. Şişli'de(Halaskargazi caddesi) Oseb Kasapyan tarafından yapılan 3 katlı evin önünde bitirimler kol geziyordu.


Topkapılı Mehmet Cambaz ve tayfası evin etrafında kuş uçurtmuyorlardı. Topkapılı aslında kızgındı paşasına, küsmüştü...


Zira birazdan Şişli'deki evden ayrılacak olan Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a gidecek ve Milli Mücadele için çalışacak, ama Topkapılı İstanbul'da kalacaktı. Paşa böyle emretmişti. Yapacak bir şey yoktu...


Topkapılı ve Bitirimleri evin etrafında güvenliği sağlamışken Mustafa Kemal Paşa annesi Zübeyde Hanım ve kızkardeşi Makbule'ye kısa bir konuşma ile veda ediyor, annesinden hayır duası istiyordu...


Zübeyde hanım anlamıştı Mustafasının ne yapacağını.

Zira aynı şeyi 8 sene önce de yapmış, anacığından helallik alıp onu Selanik'te bırakmış vatan toprağını savunmak için Trablusgarp'a gitmişti.

Bu sefer de aynısı olacaktı.

Trablusgarp'ta Mustafası bir gözünü kaybetmişti. Belki bu sefer canından olacaktı. Bunları düşünerek kalktı sandalyesinden Zübeyde Hanım.

Koca Selanikli...

İçerideki odaya geçti, bir mendil bohçası içinde altın ve bilezikleri oğlu Mustafa'ya verdi.

İşte Zübeyde Hanım'ın bu verdikleri ile Sivas kongresinin masraflarının bir kısmı karşılanacaktı.


Mustafa Kemal Paşa önce kızkardeşi Makbule'ye sarılarak öptü, kokladı, sonra anacığının dizinin dibine çökerek ellerini öptü.

Helalliğini ve duasını aldı.


Hızlıca çıktı evden.


Topkapılı ve bitirimleri de peşinde.


Kendilerini bekleyen Bandırma Vapuru da o esnada Sirkeci'den hareket etmişti.


Bandırma vapuru hareket etmiş, lakin Mustafa Kemal içinde yok... Zira 15 Mayıs günü öğlen saatlerinde Rauf Bey(Orbay) Mustafa Kemal'e vapura binmemesini, vapurla açılması halinde İngilizlerin gemiyi batıracağını bildirmişti. bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa Bandırma Vapuru'nun kaptanı İsmail Hakkı Bey'i yanına çağırarak bilgi aldı ve planları değiştirdi.


Bandırma, çok eski bir gemiydi. Köhneydi.

1878'de İskoçya'nın Glasgow şehrindeki Mac. Intyre Paisley – Huston and Cardett gemi tezgahlarında 21 sıra numarası ile üretilen 279 grostonluk Bandırma'nın ilk adı "Torocaderto"'ydu.

Böyle eski bir gemi ile İngilizlerden kaçıp Karadeniz'e açılmak ve Samsun'a kazasız belasız ulaşmak akla mantığa aykırıdır, çılgınlıktır çoğuna göre. Mustafa Kemal'in deli fedaisi Topkapılı bile son kez sarılır gibi veda etmişti paşasına Beşiktaş iskelesinde...


Lakin zaferleri çılgınlar kazanır.

Gazeteci kılığına girip Trablusgarp'a gitmek çılgınlık değil miydi?

Conkbayırında yapılan taarruz çılgınlık değil miydi?

Sakarya'da yapılanlar çılgınlık değil miydi?

Büyük taarruzumuzun Kurt Kapanı planı tam bir çılgınlık, hatta delilik değil miydi?


Ama hem gemi yolcuları, hem de gemi mürettebatı birbirinden çılgın insanlardı.


Mustafa Kemal Paşa ile görüşen İsmail Hakkı Kaptan rıhtıma dönerek mürettebatı ile toplantı yaptı.

Öncelikle yardımcısı Üsküdarlı Tahsin Kaptan'a son planları anlattı. diğer mürettebat kaptanlarını dinliyorlardı.

Her iki kaptan da geminin yaşlı ve bakımsız olduğunu ve bu yolculukta işlerinin çok zor olduğunu söylemişlerdi.


Tam o sırada Çarkçıbaşı Süleyman Efendi de konuşmaya dahil olup onları rahatlatmıştı.


"Evelallah beyim, menzile sağ salim varacağız..."


Evet, menzil çok önemliydi.

Çünkü geminin yükü de önemliydi...


O gemi o menzile varmalıydı.

Batmadan, yalpalamadan, kazaya uğramadan, sağ salim varmalıydı menzile.


Ve 16 Mayıs 1919...

Vira bismillah demenin zamanı gelmişti.


Sirkeci'de İngilizler tarafından aranan Bandırma vapuru boğaza açılmıştı, Şişli'deki evinden çıkan Mustafa Kemal de Beşiktaş iskelesinden bir motöre binmiş Kız Kulesi açıklarında motör ile Bandırma vapuruna yanaşarak Bandırma vapuruna adımını atmıştı.


Bandırma'nın kahraman mürettebatı o'nu ilk gördüklerinde anlamışlardı. Artık "bir millete umut olacak, bir millete ışık olacak büyük bir kumandan ve o'nun yanındaki 18 kahramanı" taşıyorlardı...


Öğlen üzeri Kız Kulesi açıklarından boğazın kuzeyine doğru yol alan Bandırma vapurunun peşine Anadolu Hisarı açıklarında bir İngiliz gemisi takılır. Rauf Bey'in verdiği istihbarat doğru çıkmıştır.


Kavakları geçip Sarıyer açıklarına geldiklerinde İsmail Hakkı Kaptan'ın manevraları ile köhne Bandırma vapuru İngiliz gemisinden kaçmaya başlar ve Anadolu Feneri istikameti yerine Rumeli Feneri istikametine dümen kırar, bir miktar geride kalan İngiliz gemisi ise Anadolu Feneri istikametinden Karadenize çıkış yapar, lakin bu arada başgösteren fırtınanın etkisi ile İsmail Hakkı Kaptan'ın oynadığı oyunu anlayamaz.

Bandırma vapuru ters istikametten Karadenize çıkış yapmış ve izini kaybettirmiş, zafer yolunda ilk güneş parlamıştır.


16 Mayıs Milli Mücadelenin kararlı meşalesinin yandığı, zafere yelken açıldığı gündür.


Dört yanı bilfiil işgal edilmiş, esir edilmiş bir memlekette bir avuç vatanseverin 16 Mayıs 1919’da başlattığı zafere yolculuk, 3 yıl 3 ay boyunca soluksuz devam etmiş ve 9 Eylül 1922’de İzmir’de nihayete etmiştir.


Bugün içinde bulunduğumuz durum, 15 Mayıs gecesi Mustafa Kemal’in içinde bulunduğu durumdan daha kötü, daha umutsuz değil… Kendi vatanımızda, öz yurdumuzda boğulup yok edilmek isteniyoruz. Peki neyi bekliyoruz? Bir Mustafa Kemal’in gelip bizi kurtarmasını mı? Her Türk evladı birer Mustafa Kemal değil mi?


Tek ihtiyacımız olan, Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu bilmek…


Esen Kalın...

63 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page