BEDAVA YAŞIYORUZ
- ABDULLAH GÜVENKAYA
- 13 May 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 May 2024
Geçtiğimiz günlerde, çok kıymetli Hazine ve Maliye bakanımız uyguladıkları ekonomi politikasının olumlu sonuçlar verdiğine dair açıklamalarda bulundu. Lakin bu olumlu sonuçlar nedense halkın bütçesine yansımadı. Ardı ardına gelen zamlardan sonra kamuda tasarruf politikasına geçileceği bütçedeki açığın bu sayede kapanacağı söylense de Diyanet İşleri Bakanı'nın almış olduğu yeni araba ise muhalif çevrelerde hali ile gündem oldu. Aklımıza yine Emine Hanım'ın, porsiyonları küçültün ve çok değerli eşinin çay-simit hesabı geldi.
Buyurun hesaba oturalım...
Ülkemizin çoğu ilinde ev kiraları 10 bin lira bandının üzerine çıktı.
İki kişi çalışıp asgari ücret alan bir ailenin aylık net kazancı, 34 bin 4 lira.
10 bin lira kira verdikten sonra, geriye 24 bin 4 lira kalır.
Rahmetli eski bakanımızın dediği üzere bu 4 lira çok önemli.
Bir ailenin, aylık elektrik,su ve doğalgaz giderleri ise 3 bin lirayı buluyor.
Sağolsun, sayın başkanımız 150 lirasını ödüyor da vatandaş rahat bir nefes alabiliyor!
Her gün işyerine gidiş dönüş iki kişi 70 lira verdiğini hesaba katarsak, ayda 2100 lira da yol giderleri ekleniyor, alın teri ile hayat mücadelesi veren yurdum insanının bütçesine...
Buna, aidat giderleri de eklenince, bir asgari ücret yok olup gidiyor.
Bu insanların, dünyanın her yerinde sosyal bizde özel olan telefon ve internet giderlerini de hesap defterine ekleyince, 16 bin lira kalıyor.
Kişisel ihtiyaçları, aylık gıda, temizlik ve giyim ihtiyaçları da eklenince bu para da uçuyor gidiyor.
Ay sonuna iki gün kala dolaplar boşalıyor, derin bir stres ve bunalım başlıyor.
Her gün sabahın ilk saatlerinden akşama dek, çalışan vatandaşımız yeri geliyor ayağına bir çorap dahi alamıyor.
Pazar günleri, izin yapmak yerine ek iş arıyor.
Ülkenin ekonomik durumundan dolayı genç çiftler çocuk sahibi dahi olamıyor.
Bunca derdin, sıkıntının içinde memleketimize gelen milyonlarca sığınmacı, daha ucuz işçilik ile istihdam ediliyor.
Türk gençleri ise sokaklarda gelecekten umutlarını kesmiş bir şekilde işsiz ve çaresizce geziyorlar.
Öte yandan, 10 bin lira alıp geçim mücadelesi veren emeklilerimiz, 60 yaşından sonra sokakta limon satıyor.
İnşaat tepelerinde, işçilik yapıyor.
Dünyanın gelişmiş ve bizi kıskanan ülkelerinin emeklileri ise yazın Antalya sahillerinde kahvesini yudumlayarak, tarihi yerleri geziyor, denize giriyor.
Oysa ki bu ülkede, hayatında denize girmeden, tarihi bir yer görmeden ölen milyonlarca insan var.
Kamuda çalışan memurlarımız, metropollerde durmak istemiyor.
Yıllarca dirsek çürütmüş, okumuş ve devlet kadrolarında yer bulan vatandaşlarımız, bazı düz işçi gruplarından daha az para kazanıyor.
Gelir dağılımında adaletsizliğin bu kadar yüksek olduğu ülkemizde yine çiftçiler ve köylüler, üretmeyi hemen hemen bırakma aşamasına geldiler.
Tarlasından, 5 liraya çıkan ürünün, markette 25 lira olduğunu gören üretici tarlasını ekmeyi hali ile bırakıyor.
Sonrasında ise ülkemiz savaşta olan Ukrayna'dan buğday ithal etmek zorunda kalıyor.
Öğrenciler ise yüksek enflasyon karşısında eriyen kredi ve burslar ile okullarını bitirmeye çalışıyorlar.
Gerçi bitirseler bile, Din Kültürü öğretmenin; Tarih, Matematik, Türkçe öğretmeninden daha fazla atandığı bir ortamda nasıl atanacakları onları fazlası ile endişelendiriyor.
Tüm bunlar olup biterken, Diyanet İşleri için ayrılan bütçenin, 91 milyar lira olduğunu gördüğümüzde bir irkilme geliyor.
91 milyar lira ile onlarca fabrika kurup, gençleri istihdam edip, çiftçi ve emekliye destek verilmesini söylediğimizde, dinsiz yaftası ile yargılanıyoruz.
Sonra aklımıza birden, kur korumalı vadeli mevduat ile uçup giden 128 milyar dolar geliyor.
Sessizce, yutkunuyoruz...
Sonuç olarak, iktidar sahiplerinin yaptığı ince hesaplar ile bedava yaşıyoruz.
Ta ki oksijen vergisi alacakları güne kadar...
Cümlelerime kıymetli şairimiz Orhan Veli'nin şu dizeleri ile son verirken, aziz vatandaşlarımızın bir kez daha düşünmesini temenni ediyorum.
Bedava yaşıyoruz, dostlar bedava
Hava bedava, bulut bedava
Dere tepe bedava, yağmur çamur bedava
Bedava yaşıyoruz, dostlar bedava
Hava bedava, bulut bedava
Dere tepe bedava, yağmur çamur bedava
Otomobillerin dışı, sinemaların kapısı
Otomobillerin dışı, sinemaların kapısı
Camekanlar, onlar bedava
Camekanlar, onlar bedava
Peynir ekmek değil ama acı su bedava
Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava
Peynir ekmek değil ama acı su bedava
Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava
Bedava yaşıyoruz, dostlar bedava
Abdullah Güvenkaya
Comments