Bayrağa Bakıp Çırpınan Deniz

Türk Milliyetçilerinin marş gibi algıladığı 'Çırpınırdı Karadeniz' şarkısını aslında hep hüzünle coşkuyu içiçe geçirerek söyleriz.

Bugünkü yazacaklarım ise biraz farklı olacak.

Belki sitem sevgiden doğar da diyebilirsiniz ama yurdumun sessizleşmiş milliyetçi (!) ağabeylerinin bozkurt kisveli olmaları,

kuzuların sessizliğine bürünmüş olmalarını kapatmıyor.

Hayır, 4 aya yakın süreli cezaevinden duygusallığı ile yazmıyorum bunları.

Realist,gerçekçi,

olayların içinde yaşayarak Türk'ün Bayrağı'nın dosta verdiği güveni,

4. güne taşan nezaret ve rezil koşullardaki 2 günlük tecrit koğuşu sonrası neyle karşılaşacağımı bilmediğim ve diğer arkadaşlarımla dağıtıldığımız,

en fazla 28 kişi kalması gereken yerde 50 kişi yatılan koğuşa girişimin ilk adımında duvarda gördüm.Koğuşa girdiğimde tutukluların duvarda asmış oldukları Türk Bayrağı'nın güven verici gülümsemesi,

çocukluk ezberimdeki Arif Nihat ASYA'nın bayrak şiirini söyletti iç sesime;

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

......

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver.

İşte bu bayrağın gölgesine sığınan bir cana yaşatılan zulme sessiz kalanların utancını yazıyorum şu an.

Ramin SAEİDİ ,bir İran Türk'ü. Molla rejimi ile sorunu ne? Karabağ savaşında Ermenistan'a silah yardımı yapan konvoylarla ilgili paylaştıkları ve söylemleri.

Cezaevi aracında birlikte götürülürken bize;

İran'da Türk Milliyetçiliği ile suçlanıyordum,

Türkiye'de de Türk Milliyetçiliği ile suçlanıyorum' demişti.

Opera sanatçılarına özgü muhteşem sesiyle Çırpınırdı Karadeniz'i söylemişti Polis aracında.Polisler kapıyı açınca,emir kulu olmanın verdiği çaresizlik içinde 'ihtiyacınız var mı arkadaşlar'diye hüzünle sordular.4.günde plastik bardaktaki ilk çayımıza böyle kavuştuk.

Su verdiklerinde aklıma Nötırdam'ın Kamburu filmindeki 'bana su verdi' sahnesi geldi ve güldüm içimden..

Sonrasında birbirimizle aylarca görüşemedik.

Mahkeme günü adliye nezarethanesinde beni görünce Ramin'in ;

'Eray Ağabey'

diye sevinçle seslenişini hiç unutamıyorum.

Sincan Cezaevi'nde onu yabancılar koğuşuna ayırdıklarında o da TÜRK diye itiraz etmiştik.'TC vatandaşı değil'diye cevapladı infaz koruma memurları.Sonrasında yabancı (!) olmanın yararını görerek,bir koğuşta 3 kişi ve kişisel TV ile kaldığını öğrendiğimdr 'Ooo sen VIP mahkumsun,Türk sayılmamanın tadını çıkar 'diye şaka yapmıştım.

Evet,suçsuz idik ve biz çıktık.Ramin ise geri gönderme merkezinde.

Üstelik şimdi avukatı ve ailesiyle çoğu zaman görüşemiyor ve çok daha ağır koşullarda tek başına hücrede olduğu bilgisi geliyor.Avukatı Ufuk DOĞAN,bir hukukçu olarak açlık grevine başlayacaktı,

Sn.Ümit ÖZDAĞ şimdilik bunu erteletti.

Peki Ramin suçlu mu? Ramin'in suçu ne?

Ramin neden esir?

Madem ki Türkiye Cumhuriyeti,

Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'ın yanında idi, İran'ın Ermenistan'a silah yardımını sanatçı duyarlılığı ile eleştiren Ramin'i iade etmek, ben Ermenistan'ı destekliyorum anlamına gelmez mi? TC devletine bu yakışır mı?

İnsan hakları örgütlerine bir sözüm zaten yok.

Türk'ün hakkını savunmazlar. Onların teröristleri insandan saydıklarını biliyorum.

Peki ya milliyetçi siyasetçiler, STK lar??! İnsan bir twit bile atmaz mı?

Korkmayın Ramin siyasi parti üyesi değil ey partizanlar..

Bu arada Sn.Ümit ÖZDAĞ'ın haricinde

konuyla ilgilenen milletvekilleri;

Yüksel ARSLAN,

Mehmet Mustafa GÜRBAN,

Feridun BAHŞİ'yi tabi ki ayrı tutuyorum.

Milliyetçi kurumlar bu konuda sınıfta kalmıştır

onlara ve kişisel saygım tahrip olmuştur.

Ramin'im öz gardaşımızdır.

Kan pıhtılı göz yaşımızdır

Ciğerdeki kandaşımızdır.

Hapisteki candaşımızdır.

Oğuzer

Ramin'im bir vefalı Türk idi

Ağalarda vefa niye yoğ idi?

Oğuzer

Bu ses vermeyiş,

dostların sessizliği hayra alamet değil.

🛑

Unutmayın;

bugün Ramin,

yarın siz.

Eray ERTÜRK